Üsküdar Amerikan 2013 Mezuniyet Konuşması Tam Metni

Haziran 28, 2013 — 3 Yorum

373029_270119726395255_881579295_n25 Haziran Salı günü mezunu olduğum Üsküdar Amerikan’ın 2013 mezuniyet töreninde Commencement Address’i vermek için davet edilmiştim. Yaptığım konuşma tesadüfen velilerin arasında bulunan sevgili Ömür Gedik’in de ilgisini çekince Hürriyet’teki köşesinde yer vermiş: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23594757.asp

Bunun üzerine bana gelen istekler üzerine konuşmanın tam metnini paylaşıyorum:

————————————————————————————————————

Sayın müdürlerim; çok kıymetli, elleri öpülesi kutsal öğretmenlerim; fedakar anne-babalar ve sevgili 2013 Üsküdar Amerikan mezunları,

Doğruyu söylemek gerekirse bu konuşmayı yapmam teklif edildiğinden beri son birkaç haftadır ne konuşacağımı belirlemekte büyük zorluk yaşadım. Gittiğim her panele, seminere, konferansa en ufak bir hazırlık yapmazken buraya gelip sizlerle neler paylaşmam lazım, sizlere ne tavsiyelerde bulunmalıyım konuları beni epey zorladı. Sonuçta karşımda beni dinleyenler Türkiye’nin en iyi lisesinden mezun olan, her konuda donanımlı, seçilmiş insanlar.

Zaten herkesin tavsiyeleri, öğütleri, kendi yaşadığı deneyimlerden çıkardığı sonuçlar çerçevesinde oluşuyor. Benimkiler de öyle… Hayatta herkesin doğrusu yanlışı kendi içinde bitiyor.. Kimine göre güzel olan kimine göre çirkin, kimine göre iyi olan kimine göre kötü gözükebiliyor. Buraya gelip size sadece %100 doğru tavsiyeleri verip gitmem istense, ancak bilimsel olarak faydaları kanıtlanmış öğütlerde bulunabilirdim: Spor yapın, brokoli yiyin ve güneşe korumasız çıkmayın!

————————————————————————————————————

Malcolm Gladwell’in Blink kitabını okuyanlarınız vardır, okumayanlar da mutlaka okusunlar. Gladwell bu kitapta olayları ve kişileri, onlarla karşılaştığımız ilk anda yorumladığımızı ve bu yorumları “gut feeling” (yani iç sesimiz) ile yaptığımızı kanıtlıyor. İç sesimizi kuvvetlendirmek ve kendi doğrularımızı kendi değerlerimize göre şekillendirmek de tamamen bizim elimizde. Bu noktada farkındalık çok önemli, deneyimlerimizden doğru dersleri çıkartabildiğimizde kendi iç sesimizi kendi doğrularımıza göre uyarlamış oluyoruz. Ama unutulmaması gereken önemli bir nokta da: her insanın doğruları ve dolayısıyla olaylar karşısındaki iç sesi ve algılaması farklı olacaktır. Bu yüzden de her zaman hoşgörülü ve diğerlerinin görüşlerine saygılı olmak gerekiyor.

————————————————————————————————————

Ben de bu konuşmayı hazırlarken kime göre doğru, kime göre yanlış olur düşünmeden iç sesimle sizinle bir şeyler paylaşmaya karar verdim. Bundan tam 12 sene önce ben de bu sandalyelerde “yeni mezun” olarak oturmuş, kusursuz bir eğitim sonrası bilinmeyen dünyada nasıl bir yolun beni beklediğini düşünüyordum. Tabi bir de “konuşma yapan arkadaş biraz kısa kesse de şu diplomaları alıp gitsek artık” diyordum içimden…

Öncelikle size güzel bir haberim var: öyle ya da böyle her şey çok güzel olacak! Biliyorsunuz ağaç yaşken eğilir ve siz de bu “yaş” döneminizde olabilecek en iyi eğitimden geçtiniz. İş hayatına baktığımızda karşılaştığımız kişilerin üniversite, yüksek lisans, geçmiş iş deneyimleri tabi ki bize bir şeyler anlatıyor ama hangi liseden oldukları onların kişiliği ve ne kadar klas insanlar oldukları hakkında çok daha fazla ipucu veriyor. Sizler eşsiz bir eğitim aldınız ve şu an yaşıtlarınızdan bir, hatta aslında birkaç adım öndesiniz. Bunu böyle devam ettirmek de tamamen sizin elinizde. Kendi iç sesinizi dinleyip hareket ettiğiniz sürece bu fark daha da artacaktır. Bir ara çok meşhur olan “Secret” felsefesi vardı: “Pozitif düşündüğünüz sürece her şey pozitif gider” diye, bunun ne demek istediğini çözebildiğiniz zaman gerçekten her anlamda başarılı olacaksınız. “Ben şanssız adamım” muhabbeti yapanların şanssız olma sebepleri her olanı negatif yorumlamaları, bunu unutmayın.

————————————————————————————————————

Kendinize güvenin, iç sesinizi dinleyin. Bu konuşmayı yapacağımı öğrenince babamı arayıp “ne demeyelim” diye sorduğumda “Ne demen gerekiyorsa onu de, benim söyleyeceklerimi merak etseler beni çağırırlardı” dedi. Harbi ne güzel demiş. Sonuçta burada konuşmaya layık görüldüysem, benim de kendime güvenip benden isteneni verebilmem gerekir. Telefonu kapamadan en azından ufak bir tüyo alayım diye “sen olsan ne derdin acaba?” diye sorduğumda ufak bir sessizlik sonrası “lise yıllarından bahsetmeyi unutma” dedi.

Arkadaşlar, baba nasihati dinleyin. Aynı genlerden geldiğinizden iç sesinizin kod kombinasyonlarının yakın olması kuvvetle muhtemeldir. Daha deneyimli versiyonunuzun söylediklerini kulak ardı etmeyin. Babacım, bu kısım senin için gelsin: sene 1994… o zamanlar ilkokul 5. Sınıf sonrası yapılan 2 sınav var: biri özel okullar diğeri Anadolu liseleri sınavı. Bu kısmı söylemem gerekiyor: Tüm okullara girmeye hak kazanmıştım.. Arkadaşlar, mütevazı olun ama utangaç/çekingen olmayın. Yeri geldiğinde övünebileceğiniz özelliklerinizi dile getirin, biri size hakettiğiniz bir methiyede bulunduğunda “yok canım estağfurullah” değil, “teşekkürler” demeyi öğrenin. Tüm okulları kazanınca anne baba hangi okula 7 sene boyunca servet ödesin diye bir karar vermek gerekiyordu. En son iki okul arasında kararsız kalmıştık. Biri Üsküdar Amerikan Lisesi, diğeri de karşı tarafın Amerikan lisesi. O zaman çok da bilmiyoruz tabi Üsküdar’ın farkını. Bari kampüsleri gezelim dedik… Burada bilmeyenler için ufak bir tarih dersi: Üsküdar Amerikan Kız Lisesi 1990’da ilk kez erkek alımı yapıyor. Yani benim kampüs ziyaretimde okulun %80’i kız….

Sınav sonrası güneşli bir Haziran günü okulu ziyarete geldik.. Arkadaşlar, iç sesinizi dinleyin!

Hayatımdaki en doğru kararlardan biri oldu Üsküdar Amerikan. İlk girdiğimde açıkçası biraz zorlanmıştım. Okulun ilk günü sınıfa girdiğimde tahtada 6 kelimeli bir soru cümlesi vardı. İngilizce bize öğretilen ilk cümle: “May I take off my jacket?” Türkçe meali: “Ceketimi çıkartabilir miyim?” Daha okulun ilk günü bu 7 sene nasıl geçecek diye düşünmeye başladım. Üsküdar Amerikan gerçekten disipliniyle farklılık yaratan bir okuldu: zilden 5 saniye sonra derse girsen permission paper, uzun eşek oynasak detention alıyorduk. Okul o kadar zor ve hocalar o kadar katıydı ki bir keresinde hocayı yanlış anlayıp, hiç sorgulamadan İngilizce alfabeyi tersten başa ezberlemiştim. Hala da sayabiliyorum z, y, x, w, v, u, t diye. Sizler tabi biraz daha rahat bir eğitim geçirdiniz…

————————————————————————————————————

Ben orta okul ve lise yıllarım boyunca Fenerbahçe ve milli takımda yüzüyordum. Günlük programım sabah 4.15’te kalkıyorum, babamın hazırladığı iğrenç bir karışım yiyordum (süt, yumurta, pekmez, yulaf karışımı) 5-7.30 arası antrenman, sonra babamla okula gidiyoruz. Arabada babamın hazırladığı kahvaltı, Bağlarbaşı girişinde diş fırçalama (ekşisözlükte bahsi geçen). 8’de ders başı yapıyoruz. Öğlen teneffüsünde ufak bir kestiriyordum. Okul çıkışı 4’te babam alıp antrenmana götürüyor. 5-8 antrenman, duş al giyin gel trafikte, 9. Sonra yemek yiyip hemen yatmak gerek ki sabah kalkabilesin. Zor zamanlardı.. Ama babamın işi de zormuş, ona ne kadar teşekkür etsem azdır…

Arkadaşlar, hayatta dengeleri çok iyi kurmanız gerek. Annem seni çok seviyorum!

Okulun ne kadar disiplinli olduğundan bahsediyorduk.. Ben yüzmede Türkiye rekoru kırdığım sene beden dersinden 2 almıştım. Mr. Norton bana hayatımın ayarını vererek “adam olmanın kral olmak” tan önemli olduğunu öğretmişti. Pazartesi ve Cuma bayrak törenlerinde aldığım ödüller anons edilirken yapılan tüm okulun yaptığı “baş baş baş” tezahüratları, ilk 4 sene okula en çok gelmeyen öğrenci olmama rağmen bakanlıktan izinli sayıldığımdan 4 yıllık devamsızlık plaketi (Perfect Attendance) almam, orta 1’de öğrendiğim Waltz dansı – bunun çok ekmeğini yedim. Tabi alfabeyi tersten saymanın da dikkat çektiği durumlar olmadı değil…

O yıllara dönüp baktığımda tek üzüldüğüm şey yüzmeye ayırdığım vakitten dolayı lise arkadaşlarımla çok zaman geçirememiş olmak. Çünkü burada edindiğiniz dostluklar bir ömür boyu sizinle gelecek. Ve bu eğitimden geçmiş, sizinle aynı kalibrasyonda olan arkadaşları bu kadar rahat edinemeyeceksiniz. Dostluklarınıza sahip çıkın ve lütfen birbirinizi hayatın her alanında destekleyin. Okulun ismini daha da ileri götürmeniz gerek. Okul hakkındaki negatif düşüncelerinizi içerde konuşun, dışarda her zaman promote edin. Üsküdar Amerikan ne kadar prestijli olursa sizin de hayat boyu kapılarınız o kadar açık olacaktır.

————————————————————————————————————

Adettendir diye size birkaç seçmece klişe nasihatta da bulunmak isterim:

  • İç sesinizin mantıklı bulduğu konularda fazla duraksamayın, harekete geçin. “Aa şu işi duydun mu? Ben zamanında düşünmüştüm bunu” diyenleri kimse kale almaz. Vakit kaybetmeden aksiyon alın.
  • Güzel sesiniz var ve şarkıcı olmak istiyorsanız, iç sesiniz buna yönlendiriyorsa anne baba zoruyla doktorluk okumayın, konservatuara gidin.
  • Ne iş yaparsanız yapın en iyisini yapın. Başarılı olduğunuzda para kazanmama ihtimaliniz yok.
  • Parayı hayatınızdaki temel hedef olarak koymayın. Saygınlığı zenginliğe yeğ tutun.
  • Dürüstlükten ödün vermeyin. İnsanların güvenini kaybetmekle para kaybetmek arasında kaldığınızda, iflas etmeyi tercih edin.
  • Hata yapmaktan korkmayın. 6 defa düşün 7 defa kalkın. Formül: n+1.
  • Hatalardan ders çıkarın. Aynı hatayı ikinci kez yapıyorsanız bu artık hata değil, sizin seçiminiz oluyor.
  • Herkesi dinleyin, herkesin tavsiyelerini duyun ama sadece önem verdiğiniz kişilerinkilerin iç sesinizi şekillendirmesine izin verin.
  • İyi bir evlilik yapın – burası bana da geliyor. 2, 3, 5 çocuk yapın. Nasıl mutlu olacaksanız öyle yapın, başkasını karıştırmayın. Ama hepsinin Üsküdar Amerikan’a girme ihtimaline karşın bütçeleri iyi planlayın.
  • Gençken çok fotoğraf çektirin, yaşlandıkça eskiden ne kadar güzel olduğunuzu anlayacaksınız. Merak etmeyin zannettiğiniz kadar tombiş görünmüyorsunuz.
  • Kıskanç olmayın. Bazen önde bazen arkada olacağınızı kabullenin. Maraton çok uzun ve sona geldiğinizde tek başına olacağınıza söz veriyorum.
  • Etrafınızdaki insanların yücelmesi size de güç katacaktır. Dostlarınızın, arkadaşlarınızın, özellikle lise arkadaşlarınızın iyi olması için önayak olun.
  • Hayatı aşırı takmayın. Ne yaparsanız yapın, elinizde olmayan sebepler, hesapta olmayan olaylar karşınıza çıkacaktır.
  • Dans edin. Başkalarının yanında utanıyorsanız arabayla işe giderken, evde yalnız kaldığınızda dans edin. Doğum gününüzde tavuk dansı yapın!
  • Kimseye bel bağlamayın. Ne eşinize, ne anne babaya, ne dostlarınıza. Hayatın her anında bir başınıza kalacakmışsınız gibi pozisyon alın ve ona göre donanımlarınızı sürekli artırın.
  • Ailenize zaman ayırın, sonra çok üzülmeyin.

————————————————————————————————————

Hayatta kafanızda soru işaretleri ve kuşkularınız olduğu birçok zaman olacak. İçinizdeki GPS’i iç sesinizi keşfedin ve onun yönlendirmesiyle hareket edin. Böyle yaptığınızda mutlu, başarılı ve fark yaratan bireyler olacaksınız.

————————————————————————————————————

Congratulations to the faculty, congratulations to the parents and friends for all their support, and congratulations to the Class of 2013!

Hakan Baş

Posts

3 yorum

  1. Tebrik ederim, çok güzel ve içten bir konuşma olmuş. Başarılarınızın devamını ve bahsettiğiniz iyi evliliği çok yakıştınız Özge’yle yapmanızı dilerim.

    Sağlık ve mutluluklar,

    Gulumser Baran Şen

  2. Abdurrahim BARIN Ocak 19, 2015 at 10:07 pm

    Hakan Kardeşim.

    Ne mutlu anne ve babanıza
    sizi güzel yetiştirmişler.

    * Uyun sizden hiçbir karşılık-ücret istemeyenlere;
    Onlar İyilerdir.
    gereğince
    bunları insanlarla paylaşıyorsunuz.

    *Ceketi çıkarıp,
    Kral yerine *Adam Olmayı başarmışsınız
    Kutlarım.

    Abdurrahim BARIN
    Gn.Bşk
    Türkiye Ulaş İş Sendikası

  3. bence de Bensu ile olabilir o evlilik.
    veya sonraki bir başka aday ile…Hakan Bey hoş bir adam neticesinde. Allah gönlüne göre versin.

Bir cevap yazın

Metin düzenleme opsiyonları için tıklayınız HTML. <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

*